Tarih boyunca kadınlar militarizmin ve milliyetçiliğin ve anakronistik ataerkil geleneklerin kurbanları haline gelmiştir. 1974 yılından beri Kıbrıs sorunu kapsamında adanın iki büyük etnik topluluğunun liderleri çok sayıda meseleyi ele aldı; bazıları üzerinde fikir birliğine varırken bazılarında uyuşmazlık yaşadı. Barış sürecinin bir parçasını oluşturmayan tek konu toplumsal cinsiyet eşitliği ya da daha belirgin olarak kadın haklarıydı. 2000 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, birçok kadın örgütü tarafından uygulanan baskının sonucunda savaş ve barış süreçlerinin toplumsal cinsiyetçi doğasını kabul etti ve bunu, BMGK 1325 olarak bilinen ‘Kadınlar, Barış ve Güvenlik’ başlıklı 1325 sayılı kararın oybirliğiyle benimsenmesiyle resmileştirdi.
Bu bağlamda 2009’da Toplumsal Cinsiyet Danışma Kurulu Kıbrıs barış sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştırması amacıyla bir araya geldi. GAT, BMGK 1325 sayılı kararın ilkelerini temel alarak ‘idare ve güç paylaşımı’, ‘vatandaşlık hakları’, ‘mülkiyet hakları’ ve ‘ekonomik haklar’ konusunda öneriler geliştirdi. Bu öneri paketlerinin 3’ü BM Arabuluculuk Girişimi’ne ve müzakerecilere sunuldu. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi ve uygulanması konusunda yollar keşfetmeye istekli olan müzakere ekiplerini izleyen GAT bu sürecin devam edeceğine dair umut besliyor.