20 yıllık bir süreç içerisinde 200,000 Kıbrıslı önce 1950’ler ve 1960’lardaki toplumlar-arası şiddetin bir sonucu olarak, daha sonra da 1974’teki savaş ve ardından adanın bölünmesi nedeniyle evlerini ve mallarını kaybetti. Geçmişteki iç göçlerden kaynaklanan mülkiyet konuları, Kıbrıslı iki toplumun birbiriyle çekişen siyasi ve jeostratejik amaçlarıyla iç içe geçerek günümüze kadar çözümsüz olarak kaldı. Dahası, aynı zamanda bir barış anlaşması halindeki ekonomik ve sosyal hususların da merkezi olan bu konular, zaman içerisinde Kıbrıs sorununun yasal ve teknik açıdan en karmaşık bölümü haline geldi.
Yerlerinden edilmiş insanların hakları konusu da önemli ölçüde karmaşık duygusal bir unsur da barındırmaktadır. Bunun nedeni konunun, Kıbrıs sorununun herhangi başka bir unsurundan çok daha fazla bireyler ve yerel toplulukların yaşamlarını doğrudan etkilemesi ve etkilemeye devam etmesidir. Birçok Kıbrıslı, yerlerinden edilmiş kişilerin hakları ile ilgili konuyu diğer toplumun kendilerine karşı yaptığı yanlışlar; evleri, malları ve geçim kaynaklarının kaybı; atalarından kalan topraklar; orijinal doğal ortamlarla kültürel eserler ve kendilerini çevreleyen sosyal yaşamla ilişkilendirir. Bu nedenle konuyu çevreleyen son
derece duygusal, kuralcı ve kişisel duyarlılıklar bulunmaktadır. Bu duyarlılıklar kolaylıkla kaybolmayacağı gibi muhtemelen konuyla ilgili resmi bir çözüme ulaştıktan sonra bile devam ederek böyle bir çözümün uygulanmasını zorlaştıracaktır.
Bu rapor, Kıbrıs’taki nüfus göçlerinin çeşitli evreleri yanında, çatışmaya bağlı göçlerin siyasal, hukuki, sosyal ve psikolojik sonuçlarının özetine genel bir bakış sunmaktadır.